Yeni, yepyeni hafta olsun herkese. 
Umut olsun, ilaç olsun, merhem olsun yaralara. Kapanmayan yara kalmasın. 
Sizi anlayacak insanlar olsun etrafınızda.
Konuşun, koklaşın, sırnaşın.
Sevin, duyun, önemseyin
Sahne sizin olsun dans edin.
Kim ne der diye düşünmeden.
Mikrofon sizin olsun şarkılar söyleyin,
 Duymuyorlarsa  şayet,
bağıra bağıra söyleyin ama mutlaka söyleyin ve bitirin.
Yarım kalmasın, içinizde hiç kalmasın. 
Ne diyordu anneler yemek yedirirken çocuklarına:
 "tabağında bırakma arkandan ağlar sonra"

Arkandan ağlayanlar seni de ağlatırlar unutmayasın :)

Bu yüzden,

Sebep olma, 
çare ol,
fikir ol, 
çözüm ol...








Bir elin nesi var bilmem ama iki elin sesi, güzelliği vardı kesin.
Yalnızlık Allah' a mahsussa, gülü seven dikenine de katlanacaktı.

İki gönül bir olunca samanlık seyran da olur, saray da bahçe de. Mühim olan görmek,  görebilmekte idi.

Hem ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca mıydı?
Güzel de benim, şampiyon da o zaman :)

Gönül kimi sevdiyse güzel o muydu? Söz konusu aşk ise aşk ile meşk edilmiyor muydu yahu? 
Çünkü aşk olmadan meşk olmazdı. Meşk etmek, alışmak için, öğrenmek için çalışmak çabalamak ise şayet, en güzel meşk, aşk ile olmaz mı?

Aşk meşk ile, gül diken ile

Siyah beyaz ile,

Yağmur bereketi ile

Her gün yeni bir umut ile,

Mutlu, musmutlu, bol gülüşlü, sevindirik haftalar o vakit herkese :)


Samanlığınız seyran olsun, gönlünüz bir olsun

Gün doğmadan neler doğsun

Kurbağanız öpünce prens olsun :)






Bir Dakika Beni Dinler Misin?


Evet sadece bi dakika diyorum. Sadece 60 saniye. Vakit ayırabilir misin? Her şeyi bırakıp sadece bana odaklanabilir misin? Ön yargılarını, takıntılarını, rafa kaldırıp yargılamadan, kızmadan, kesmeden… Sadece benimle bi dakika olur musun?

Çünkü çok ihtiyacım var!
Ve evet çok ihtiyacımız var…

Dinlemek lazımdı azizim. Bazen sadece dinlemek… Karşımızdakini en iyi hissettiren şeydi belki de. Gerçekten dinlenildiğini hissettirmek ve akabinde getirdiği ‘sen özelsin’ hissiyatı.
Ona özel olduğunu, önemli olduğunu hissettirmenin yegane şartıydı, dinlemek, dinleyebilmek. Yargılamadan, eleştirmeden.
Kabul ederek…
Önce sadece dinlemek!

İletişimin ilk şartıydı bu, birçoğumuzun bildiği, lakin beceremediği eylem. Yahut işine gelmediği diyelim. Ama’ larla kesmeden, yorum yapmak için sabırsızlanmadan…
Belki de bizim işimizin, rehber olmanın, yol göstermenin, danışmanlık yapabilmenin en zor, en meşakkatli tarafıydı dinlemek.

Çünkü dinlemezsen anlayamazsın sevgili okuyucu.
Bir çocuk için kalemini kaybetmenin yarattığı üzüntüyü, annenin çocuğu aç kalırsa diye yaşadığı evhamı, öğretmenin öğrencisine karşı olan tavrını…

Bana sorulduğunda ne iş yapıyorsun diye, “her şeyden önce dinliyorum”, diye cevap veriyorum.
Çünkü çoğu zaman dinlemek, bütün kapıları açan sihirli bir anahtar oluveriyordu.  Problemleri çözebilmek adına atılan ilk adım oluyor.

Her şeye bu kadar vakit ayırabiliyorken, şimdi soruyorum size dinlemeye olan vakitsizlik neden?

Yeri gelince ağlamalı acılar, haykırmalı coşkular, gülmeli mutluluklar ve hep dile gelmeli, dinlenmeli, dinlenilebilmeli bütün duygular…

Dinleyerek var olmak, güzelleşmek ve güzelleştirebilmek umuduyla …



Rehber öğretmen gözünden...



Sevgili ahlar, vahlar,
Edepsiz tühler, canı çıkasıca keşkeler ve keşke hiç olmasalar :)

Sizsiz bi hafta olsun istiyorum. Umutla, mutlulukla, inançla...

Kaygılanmadan, korkmadan...

Geç kalmadan, kaçırmadan, bu sefer yanılmadan, “bu da mı gol değil” demeden, benzini bitmiş araba gibi yarı yolda kalmadan, yahut da kalınca yarı yolda, o benzini doldurmak zorunda kalan yine ‘ben’ olmadan:)

Havanın karanlığına inat, aydınlık olsun istiyorum yüreğim ya da yüreğimi aydınlatacak güzel insanlar olsun istiyorum, aydın insanlar…

Düşünebilen, hisseden, hislere önem veren güzel insanlar…

Hayat sevince güzelse şayet, sevmeli o vakit çok sevmeli...





Günaydın,  sevgili sabahın körü. Günaydın çillerim, birbirine karışmış bukleli biricik turuncu saçlarım. Açlıktan guruldayan midem, damağıma yapışmış dilim,  uyuşan kolum, kaldıramadığım totom, sana da günaydın.


Sevimsiz, bana hiç yakışmayan ön yargılarım, yapışkan takıntılarım, sizlere de günaydın :) Biraz uzaklaşmaya, ilişkimize ara vermeye ne dersiniz;) Bu ayrılık bize çok iyi gelecek biliyorum, çünkü inanıyorum. Haydi o zaman tatil zamanı;)

Üşenmedim, pintilik de etmedim bilet alıp sizin için harika bir rezervasyon yaptırıp yerinizi bile ayarladım. Böyle afili ayrılıkları da kimsede bulamazsınız söyleyeyim:)

Bu güzel hafta sonu sabahında size harika bir tatil vaat ediyorum. Gidip de kavuşamayacağımız hatta mümkünse birbirimizi hiç özlemeyeceğimiz güzel, güneşli günler diliyorum üçümüze de:) Siz zaten iyi bi ikilisiniz, beraber takılırsınız. Ben de sizsiz daha mutlu olabileceğime inanıyorum artık.

Haydinnn o zaman turuncu günler başlasın. Baktıkça gözümüzü kamaştıracak renkli günler...Rengi kadar kokusu, tadı da güzel günler…


ve o zaman tabi ki asıl sana GÜNAYDIN,
bitmesine gönlümün hiç elveremeyeceği, olmazsa olmazım, yaşama sebebim, enerji kaynağım benim biricik umudum :)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı